Polisimize yapılan hain Pusu ve düşündürdükleri
Diyarbakır da Polis servis otobüsüne yapılan hain saldırı kelimenin tam anlamı ile katliam girişimi. Ancak polisimizin gerek üstün eğitimi, gerek soğukkanlılığı ve Allahın da yardımı ile bu hain pusudan beş şehit ile çıkmaları sevindiriyor. Beş şehidimize Allahtan rahmet diliyorum. Muhakkak ki üzücü tarafı can gitmiş olması. Ama sevindirici tarafı ise böyle bir pusudan çok az zayiatla kurtulmuş olmaları ; Saldırı biçimi araç üzerindeki kurşun sayısı ve otobüsün pusuya düşürüldüğü nokta dikkate alındığın da o otobüsten bir kişinin bile sağ çıkmaması gerekiyordu. Ancak görülüyor ki Kahraman polislerimiz çok çabuk toparlanmışlar ve hızlı bir şekilde karşılık vermişler. Şerefsizler kaçmakta bulmuşlar çareyi.
Son zamanlarda polislere ve polis noktalarına saldırılar çoğaldı. Hem de kelimenin tam anlamı ile imha etmeye yönelik saldırı bunlar. Amerika konsolosluğu önündeki saldırı da doğrudan polislere yapılmıştı. Arkasından Şırnak ta, Ankara da İstanbul da ve Mersinde arkası arkasına gerçekleştirilen bu saldırılar Ergenekon davası ile yakından alakalı gibi geliyor bana. Sanki birileri polise göz dağı vermeye çalışıyor. Sanki birileri parlamentoya bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Hem de kan ve göz yaşına boğdukları satırlarla. Bunun PKK nın düşündüğü bir pusu olduğunu sanmıyorum. Bu daha çok ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen ve PKK yı taşeron olarak kullanan bazı mihrakların planları gibi geliyor. Amerika konsolosluğu önündeki polis noktasına ve doğrudan polislere yapılan saldırının arkasından bu düşüncemi tekrar dillendirmiştim. Bir süre sonra saldırıyı gerçekleştirenlerle Ergenekon davasına adı karışanlar arasında irtibat kuruldu.
Bana kalırsa bu saldırının kaynaklarını en iyi iki kişi bilir. Bir Doğu Perinçek diğeri de Veli küçük. Bu kanın durdurulması isteniyorsa Ordu Polis el ele vermeli ve içerdeki pislikleri temizlemelidirler.
Birde şu sapık medyanın patronlarını. Ağızlarına şehit kelimesi bile yakışmayanların ekranlarında babasız kalan çocukların üzerinden hükümeti yıpratmak için kolları sığadılar. Aslında Aydın Doğan köşeye sıkıştıkça bu habercilere bir telaş düşüyor.
Aktütün köyündeki yavrucakları konu mankeni olarak kullanan medya dan bahsediyorum.
Milli eğitim bakanı doğru söylüyor. Ekrana getirdikleri kızda re3smen makyaj var. O görüntülerin analizi yapılsın bakalım. Mermi eline verilen çocukla daha önce görüntüye getirilerek okumak istediği söylettirilen kız makyajlı. Üstelik o kızın yaşı on beşten aşağı değil. O yaşta bir kızı o köyde kimse ilk okula göndermez bile
Bu memleketin düzelmesi isteniyorsa Ermeni ve Yahudi kaynaklı tüm lobiler, iş çevreleri mason locaları, Amerika sempatizanları takibe alınmalıdır.
Aksi halde üç beş sefili yakalamakla üç beş cahili öldürmekle terör bitmeyecektir.
Ne zamana kadar ?
Bu millet işini kendi eli ile yapmaya karar verinceye kadar. O zaman bakalım kim milletin yanında olmak için yağcılığa başlayacak ve kurtuluş savaşında olduğu gibi adını soyadını değiştirerek Müslüman Türk ün engin hoş görüsüne sığınacak.
Ama devir o devir değil ha beyler. 1920 yılında Kahramanmaraş tan kaçan Ermenilerin Bahçe kazasına varıp kendilerini Müslüman Türk olarak tanıtmaları ve kamufle olmaları o kadar o kolay değildir artık. Şimdi 2000 li yıllarda yol alıyoruz.Ayağınızı doğru atın. Bu memleket Müslüman Türk ün kanı ile kurtarıldı.Benim dedem kan akıtırken bunu ne Laiklik adına yaptı. Ne de birilerinin iktidara gelmesi için. Kurtuluş savaşı Halife adına yapılan bir harekettir.
Diyarbakır da Polis servis otobüsüne yapılan hain saldırı kelimenin tam anlamı ile katliam girişimi. Ancak polisimizin gerek üstün eğitimi, gerek soğukkanlılığı ve Allahın da yardımı ile bu hain pusudan beş şehit ile çıkmaları sevindiriyor. Beş şehidimize Allahtan rahmet diliyorum. Muhakkak ki üzücü tarafı can gitmiş olması. Ama sevindirici tarafı ise böyle bir pusudan çok az zayiatla kurtulmuş olmaları ; Saldırı biçimi araç üzerindeki kurşun sayısı ve otobüsün pusuya düşürüldüğü nokta dikkate alındığın da o otobüsten bir kişinin bile sağ çıkmaması gerekiyordu. Ancak görülüyor ki Kahraman polislerimiz çok çabuk toparlanmışlar ve hızlı bir şekilde karşılık vermişler. Şerefsizler kaçmakta bulmuşlar çareyi.
Son zamanlarda polislere ve polis noktalarına saldırılar çoğaldı. Hem de kelimenin tam anlamı ile imha etmeye yönelik saldırı bunlar. Amerika konsolosluğu önündeki saldırı da doğrudan polislere yapılmıştı. Arkasından Şırnak ta, Ankara da İstanbul da ve Mersinde arkası arkasına gerçekleştirilen bu saldırılar Ergenekon davası ile yakından alakalı gibi geliyor bana. Sanki birileri polise göz dağı vermeye çalışıyor. Sanki birileri parlamentoya bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Hem de kan ve göz yaşına boğdukları satırlarla. Bunun PKK nın düşündüğü bir pusu olduğunu sanmıyorum. Bu daha çok ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen ve PKK yı taşeron olarak kullanan bazı mihrakların planları gibi geliyor. Amerika konsolosluğu önündeki polis noktasına ve doğrudan polislere yapılan saldırının arkasından bu düşüncemi tekrar dillendirmiştim. Bir süre sonra saldırıyı gerçekleştirenlerle Ergenekon davasına adı karışanlar arasında irtibat kuruldu.
Bana kalırsa bu saldırının kaynaklarını en iyi iki kişi bilir. Bir Doğu Perinçek diğeri de Veli küçük. Bu kanın durdurulması isteniyorsa Ordu Polis el ele vermeli ve içerdeki pislikleri temizlemelidirler.
Birde şu sapık medyanın patronlarını. Ağızlarına şehit kelimesi bile yakışmayanların ekranlarında babasız kalan çocukların üzerinden hükümeti yıpratmak için kolları sığadılar. Aslında Aydın Doğan köşeye sıkıştıkça bu habercilere bir telaş düşüyor.
Aktütün köyündeki yavrucakları konu mankeni olarak kullanan medya dan bahsediyorum.
Milli eğitim bakanı doğru söylüyor. Ekrana getirdikleri kızda re3smen makyaj var. O görüntülerin analizi yapılsın bakalım. Mermi eline verilen çocukla daha önce görüntüye getirilerek okumak istediği söylettirilen kız makyajlı. Üstelik o kızın yaşı on beşten aşağı değil. O yaşta bir kızı o köyde kimse ilk okula göndermez bile
Bu memleketin düzelmesi isteniyorsa Ermeni ve Yahudi kaynaklı tüm lobiler, iş çevreleri mason locaları, Amerika sempatizanları takibe alınmalıdır.
Aksi halde üç beş sefili yakalamakla üç beş cahili öldürmekle terör bitmeyecektir.
Ne zamana kadar ?
Bu millet işini kendi eli ile yapmaya karar verinceye kadar. O zaman bakalım kim milletin yanında olmak için yağcılığa başlayacak ve kurtuluş savaşında olduğu gibi adını soyadını değiştirerek Müslüman Türk ün engin hoş görüsüne sığınacak.
Ama devir o devir değil ha beyler. 1920 yılında Kahramanmaraş tan kaçan Ermenilerin Bahçe kazasına varıp kendilerini Müslüman Türk olarak tanıtmaları ve kamufle olmaları o kadar o kolay değildir artık. Şimdi 2000 li yıllarda yol alıyoruz.Ayağınızı doğru atın. Bu memleket Müslüman Türk ün kanı ile kurtarıldı.Benim dedem kan akıtırken bunu ne Laiklik adına yaptı. Ne de birilerinin iktidara gelmesi için. Kurtuluş savaşı Halife adına yapılan bir harekettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder