9 Şubat 2008 Cumartesi

Efendim!


“ Efendim!”
Halen yazılmamış bir tür melodi olmalı bu.
Adı bile bilinmeyen bir maden,
yada, keşfedilmemiş bir galaksi..
Bu hitap,bu ses ve bu bakışla birleşince;
Dünya tüm çirkefliğini derleyip ,toparlayıp
herhalde en ücra bir galaksinin,en ücra bir köşesine kaçtı..
Camiinin girişindeki dilenci Sayısal loto tutturdu belki de..
Bir anne bir çocuk doğurdu nur topu gibi,
Şeriat parmak kesti incitmeden,
Bir kaplan, ahu gözlü bir Ceylanı yakaladı, gırtlağından rahmetçe,
Yirmi bir yaşında bir delikanlı;
” Devrim “devrim” diyerek devrildi kanlar içinde caddeye.
Bir Veli kul, vuslata gülümsedi, hasretle..
Bir Balıkçıl suya daldı
Ve yeryüzü derinliğine bilmem kaç bin metre,
uzay sonsuzluğunun bilmem kaç milyar ışık yılı mesafesinde yankılayan bir nefes hissettiler ikisi de” o ” “An ”;
“ Habibim!”

Hiç yorum yok: