31 Aralık 2007 Pazartesi

Kahramanmaraş ın en iyi makale yazarı Haydar Okur

ÖZLEMİME SON AĞIT
Kitabı olmayan yazarımız,Haydar Okur dan nefis bir orta yaş çözülme denemesi"
***
Yaşamımdan bir bağ bozumu geçti. Nice bağ bozumlarından ayrıcalı ve anılar kervanına katılarak.
Bağ bozumları her nedense; hüzün notalarını seslendiren bir başka tutkunun resitalini yansıtır gönüllere...
Ağlatan, düşündüren ve hüzünlendiren şarkılar, türküler gibi... Bu güz yüreklere daha belirgin ve etkin yansır da sararan yapraklar gibi bilinmezlere savruluşun umutsuzluğunu, burukluğunu örer insan ruhuna için için...
Doğanın kucağında olabildiğine özgür yaşamanın coşkusunu yavaş yavaş kayıp eden insanın bağ bozumu hüznünü, hangi güz çiçeği bastırabilir ve hangi güz çiçeği deli esintilere yol alan zamanı, kendi sıcaklığında ısındırabilir ki?.. Ölümsüz ruhların, ölen kalplere ve gönüllere coşkulu, aymazlık ve dizginsiz evrelerini ne denli anımsatır? "Ah gençlik, ah!" diyerek.
Ama; bunlara karşın, insan hangi yaşta olursa olsun, yinede sevgiye, sevmeye ve ilgiye gereksinim duyacaktır. Sevmek, sevilmek istenci canlı - cansız bütün varlıklara ait bir beklenti ve özelliktir. İnsandaki bu özelliğe "Gönül" mü denir, ne denir bilemem. Sahi yaşın ilerlemesi, gönlüde yaşlandırır mı? Sevmek sevilmek ve ilgi istencini, yaşlanmış hangi biri gönlünden silip bir yana itebilir? Bu mümkün mü? Hiç sanmıyorum. İnsan istencini bastırabilir ama ruhundan, gönlünden ve yüreğinden söküp atamaz.
Yaşamın bütün olumsuzlukları... Dillerin en sivrisi... Dikenlerin en zehirlisi ve nefretin en mor rengi kalplere gizlenmiş, bir zaman sonra yaşama geçirerek başka gönül ve yüreklerde onulmaz, öldürücü yaralar açsa da... Sonuçta; sevmek, sevilmek ve ilgi duymak insanın içselliğinde ağırlığını varlığını sürdürecektir. Yaşamı süresince.
Yaşamımdan bir bağ bozumu daha geçti.
Gönül tayımı göçmen kuşlara yoldaş yaparak ... Şimdi gönlümü yaban ellere saldım. Ölümüne uçuşan savruk, sarı yapraklar gibi... Bilinmezlere sürüklenmenin burkuntusunu yaşayacağım. Deli fırtınaların dursuz, duraksız kırbaçları şaklayacak duygularıma artık... Ama; ne ayrılığın ateşini yaşatan bahara, nede cehennemi yaşatan yaza asla buhur etmeyeceğim. Takdiri Yaratan'a, geleceği, yazgıya bırakacağım...
Şimdi, sen bilinmez bir yerde göz pınarlarını yüreğine mi akıtmaktasın, sessizce... Yada yaşadığım bağ bozumuna yüreğin, gönlün şölen mi yapıyor?.. Sevgi damlacıkların hangi ırmaklara karışıyor? Hangi yaban kuşlara yurtluk yapmaktasın?.. Bilemiyorum. Düşünmekte istemiyorum artık. Çünkü sen " Özgür bir kelebek"sin... Konaklayacağın çimi-çiçeği daha iyi bilir, daha yakın durursun. Bu nedenle de güz düşlerimi sürdüren göynük bir yüreğin acılarını anlamaya bilirsin hatta güz çiçeklerinin kısacık coşkularını sonbaharın güzelliği gibi görebilirsin... Sahi sen hiç bağ bozumu yaşamadın, hüznünü hissetmedin değil mi... Bu; ölecek bir hastanın üzerine iyilik gelmesi ile ayağa kalkması, sonrada apansız yaşama veda etmesi gibi bir şey...
Göçmen kuşlara yoldaş olmak... Dönüşü olmayan, bilinmez uzaklara kanat çırpmak... Yapayalnız... Ve dağ koyaklarını yurt tutarak yabanlaşmak... Issız, sessiz, katran karası gecelerde özleminle acıları yaşamak, yada bin kez ölmek... Yavaş, yavaş...
Söyler misin!
Uzak yalnızlıkları, özlem acılarını hangi vuslat dindirebilir.
Bilirim; rengini kandan alan kırmızıyı seversin. Pembeleşip bakır rengine dönüşen bulutlara aşinasın. Kar beyazınca, katıksız, arıl duygulara sahipsin...
Bilirim:
Arıl güvercin yüreğin özlemime, ızdırabıma, yalnızlığıma, dayanamaz. Ama, sen neredesin, beni duyuyor musun ey kaçgın sevi?..
Hani, aşk tufanlara, kasırgalara dayanmak,yada direnmekti. Ne oldu? Hangi bungun acılar, korkular, ürküten esintiler, seni benden kopararak, uzaklara götürdü? Dönüşü olmayan yerde isen, beni de çağır düşlerimde. Andolsun ki sana iltihak edebilirim. Bir mülteci gibi sınır kapında, yıllar sürse de bekleyebilirim.
"Her mevsim ayrı bir dünyadır." derler. Mevsimlerimiz birbirine ne kadarda uzak... Hangi iklimlerde, hangi renklerde ve hangi göksel duygular harmanında buluşacağız? Bunun imkanı var mı?
Umutsuzluğa umutlanmak. Ancak ve eğer var ise, aşkın mantığına uygun düşer. Ki bende başlangıçtan bu yana, bunu niteliyorum bitevi. Bil ki sana değil kaçkın sevi, sana olan aşkıma çağrı yapıyorum. Ağıt, ağıt... Sessizce, yüreğime gömdüğüm hıçkırıklarla...
Bırak beni düşlerime , özlemlerime ve yalnızlığıma...
Ruhumdan, dünyamdan aylardır söküp atamadığım o tatlı, yanık anıları, şarkı şiirleri alda benden, öyle git bilinmezlerine...
Umutsuzluğumla, özlemimle, belki bir daha göremeyeceğim güz düşlerimle beni baş başa bırak Sensizlik beni nereye sürükleyecekse, bırak sürüklesin sende bunu istemiyor musun? Son kez, en son kez özlem ağıtım, işte elindedir,
Mutluluğun neyi gerektiriyorsa düşünmeden onu yap. Yeter ki sen mutlu ve huzurlu ol.
****
DİLARA

D ilara düşlerin gökçek perisi
İ smi hecelense bin dil Dilara
L eylalar, Aslılar, Arzular gibi
A şkı al kor olur yanar Dilara
R uhundan akışır mavice sevgi
A çar binbir çiçek gonca Dilara
Komen:
SENİ SORDUM AYA, YILDIZLARI GÖSTERDİ
YILDIZLARA SORDUM O PERİDİR DEDİLER
KALEME DAYANDIM DİLE YASLANDIM
ONLAR DA DİLARASIZ ŞİİR OLMAZ DEDİLER

KÖMEN-Haydar Okur

Hiç yorum yok: